Sayfalar

4 Aralık 2013 Çarşamba

Dünyada Yemek Devrimleri

Kitlesel bilinçlenmeyi ve köklü değişimleri hedef alanlar, görmek istedikleri değişimi yaratmak için harekete geçenler yemek devrimlerinin kahramanları. Bazıları et tüketimini azaltmanın peşinde, bazılarıysa kimyasal ve genetik işlem görmüş her tür gıdaya savaş açmış durumda. Devrimi amaçlayan hareketlerin ve oluşumların ortak bir öze sahip olduğu söylenebilir: Son derece yaygınlaşan sağlıksız tarım uygulamaları ve genetik modifikasyon işlemleriyle, nasıl üretildiğini ve neler içerdiğini bilmediğimiz gıdalar üzerine kurduğumuz sağlıksız beslenme alışkanlıklarıyla savaşmak; sağlıklı olanı yerel olarak üretmek ve tüketmek ve en önemlisi, doğala dönmek.

Meatless Monday - Etsiz Pazartesi, Akif Cem Heren

“Meatless Monday” yani Etsiz Pazartesi, 2003 yılında Sid Lerner taratından başlatılmış, pazartesileri et tüketimini azaltmayı amaçlayan, ana amacı et tüketiminin çevreye etkilerine dikkat çekmek ve kişileri daha sağlıklı bir yaşama teşvik etmek olan bir hareket.  
Etsiz Pazartesi, başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünya çapında giderek popülerlik kazanıyor. Özellikle ABD’de birçok popüler restoran pazartesi günleri menülerinden eti çıkararak harekete destek veriyorlar. Hareketle ilgili başlıca kaynaklara internet üzerinden erişilebilir.
www.meatfreemondays.com ve www.meatlessmonday.com adreslerinde harekete dair detaylı bilgi (etsiz yemek tarifleri, etsiz yaşamın faydaları gibi) almak mümkün.

Slow Food Hareketi, Salih Yanıkgönül


Salyangoz gibi ağır ağır ilerleyen ama onun gibi cüssesinden beklenmeyecek mesafeler kat eden ve ardında izler bırakan bir oluşum “Slow Food” Hareketi.Onu yalnızca fast food endüstrisine bir tepki ya da yalnızca yemeklerimizi ağır ağır yemekten ibaret sanmaktan öteye geçmek gerek. Asıl amacı hayatı normal ritmine döndürmek, tat almanın da bir insan hakkı olduğuna inanılan bir çevçevede asırlar boyunca gelişen tatları koruma altına almak, homojenleşen yemek sektöründe çeşitliliğe geri dönüşe bir çağrı ve çok uluslu yemek şirketlerine bir başkaldırış olmak ve çocuklarımızı toprak, üretim, tat ve koku bilinci konularında eğiterek olası bir fast food neslinin önüne geçmektir. 150 ülkeden yaklaşık 100,000 üyesi bulunan ve her sene çok sayıda girişim, proje, aktivite, bahçe ekimi ve uluslar arası etkinlik düzenleyen Slow Food Hareketi 1989 yılında Roma’nın ilk McDonalds’ına bir ses olarak doğmasından bu yana, hiç şüphe yok ki kurucusu Carlo Pettini’nin bile tahmin edemeyeceği bir hızla ilerliyor; tekdüzeleşen hayatlarımızı ve yemek kültürlerimizi sorgulamaya ve sorgulatmaya devam ediyor.
www.slowfood.com
www.fikirsahibidamaklar.org

Terra Madre, İlke Aydın
Küreselleşme ve endüstriyel tarım dünyanın bir kısmını obeziteye sürüklerken birçok insan da, ne yazık ki, açlıkla boğuşuyor ve yediklerimize duyduğumuz şüphe git gide artıyor. Gıda üretimi son yıllarda küçük üreticilerin ellerinden çıkarak Monsanto, Phillip Morris, Nestle, Cargill gibi dev şirketlerin tekeline girdi. Bu adaletsiz rekabet ortamının doğurduğu bir gıda hareketi Terra Madre. Amaç, basitçe, küçük çiftlikleri desteklemek, toprak ve insan sağlığını korumak ve güvenebileceğimiz lezzetli ürünleri yeniden önümüze koyabilmek. Buna karşı olanlar endüstriyel üretimin büyük miktarlarda, ucuz gıda maddesi üretebildiğini ve dünyadaki açlığı önlemek için gerekli olduğunu öne sürüyorlar. Oysa bir UN-FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) araştırması bu argümanları çürütür nitelikte. İşte araştırmadan birkaç örnek: Küba’da organik kent bahçelerinde üretilen sebze miktarı neredeyse iki katına,  Yirmi yıl önce korkunç bir kıtlıkla boğuşmuş Etiyopya’da tatlı patates miktarı hektar başına altı tondan otuz tona, Kenya’da hektar başına üretilen mısır miktarı yaklaşık iki tondan dokuz tona çıkarıldı, iyi tarım uygulamarı sayesinde. Öte yandan üreticilerinin iddia ettikleri gibi güncel tarım uygulamarı herkese yetecek kadar gıda üretebilme kapasitesine sahip değil; enerji kaynaklarını ve suyu da normalin çok üzerinde tüketiyor.

The Locavore Movement - Yerel Tüketim Hareketi, Yasin Efe

Locavore'nin Türkçe karşılığı "yerel obur"dur; yani yerel tüketen, diyetini organik ama özellikle lokal olarak üretilmiş ürünlerden seçen kişidir. Yerel Tüketim Hareketi'nin en önemli amaçları eko-bilinçlilik ve sürdürebilirliktir. Yerel ürünler seçilirken maksimum 80-100 km. mesafe gözetilir.
www.locavores.com adresinden Yerel Tüketim Hareketi hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Jamie Oliver's Food Revolution - Jamie Oliver'ın Yemek Devrimi, Ece Zini


Jamie Oliver'ın Yemek Devrimi Amerika'ya gelip obezite sorununun çok ciddi boyutlara ulaştığını görmesi ve işlenmiş gıda tüketimin yaygınlığını fark etmesiyle ortaya çıkıyor. Asıl problemin artık evlerde eskisi kadar yemek pişmemesi ve yenmemesi, bunun yerine okul kantinlerinde ve dışarıda yemek yenmesi olduğu kanısına varıyor Jamie Oliver. İşlenmiş gıda ürünlerine ulaşmanın bu denli kolay olması da bu yanlış tercihin sebeplerinden. Yemek devrimini gerçekleştirmek için ana başlıklar belirlenmiş: Evlerde daha çok yemek pişirilmesinin teşvik edilmesi, okullarda taze pişmiş yemeklerin servis edilmesi, sivil topluluklarda hep birlikte yemek pişirilmesi, kiliselerde, sağlık merkezlerinde ve benzeri yerlerde yemek kurslarının verilmesi, okullarda çocuk ve gençlere temel yemek yapma becerilerinin kazandırılması, gıda endüstrisi ve sağlık merkezleri ile işbirliği yapılması ve işçilere daha iyi gıda temini.
www.jamieoliver.com/us/foundation/jamies-food-revolution/home


The Food Revolution by John and Ocean Robbins - John and Ocean Robbins'in Yemek Devrimi, Ege Belit Munis

Sağlığını önemseyen ve ne yediğiyle ilgili tüm gerçekleri bilmenin peşinde olanların çağırıldığı bu hareket, baba John ve oğlu Ocean Robbins tarafından organize ediliyor. Ocean konuşmacı olarak karşılarında bulunduğu 200,000 öğrenciyle paylaşımından ve organize ettiği yüzden fazla seminerden sonra, tükettiğimiz yiyeceklerin yalnız sağlığımız değil aynı zamanda ekonomi ve üretimin sürdürülebilirliği üzerindeki yadsınamaz etkisinin de farkına varıyor ve konuyla ilgili kitlesel bilinçlenmeyi amaç ediniyor. Çeşitli basın-yayın organları vasıtasıyla sayısız kişiye ulaşan baba oğul, doktorların, diyetisyenlerin, beslenme uzmanlarının, bilim adamlarının, siyasi liderlerin, eğitimcilerin ve aktivistlerin Food Revolution Network katılımcılarıyla bir araya gelmesini sağlıyorlar. Bloglarında çok sayıda kategoride çok çeşitli yazıya rastlamak mümkün: Gıda politikaları, genetiği değiştirilmiş organizmalar, gıda ve sağlık, gıda ve çevre bu kategorilerden bazıları. Bloglarında en çok ilgi çeken yazıların orijinal başlıkları ise şu şekilde: The Truth About Soy, Being Fat in America, How McDonald’s Exploits Philanthropy and Targets Children, What really happened to GMO labeling in Washington. Konuyla ilgili köklü ve kitlesel değişiklik için çalışan organizasyonların ve kuruluşların; video, kitap ve filmlerin listelendiği bir veri tabanı görevini de görüyorlar internet siteleriyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder